Muş Alparslan Üniversitesi
 
Rektörümüzden “Kur’an’ı Anlamada Temel İlkeler” Sunumu

 

Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, üniversitemiz İslami İlimler Fakültesi tarafından haftalık olarak düzenlenen Çarşamba Seminerlerinin konuğu oldu. Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, geçtiğimiz hafta İİF Vali Erdoğan Bektaş amfisinde gerçekleştirilen seminerde  “Kur’an’ı Anlamada Temel İlkeler” konulu bir sunum yaptı.

 

Prof. Dr. Polat, sunumunda şunları ifade etti: “Kur’ân’ı anlamaya yönelik faaliyetlerin genel adı tefsir. Tefsir, var olmayan bir şeyi arayıp bulmak anlamına gelmez. Tefsir, esas anlamıyla bir keşf (ortaya çıkarma, tespit etme, bulma) çabasıdır. Metinde var olan, belki bizden önce varlığı tespit edilmiş bulunan ya da araya giren zaman farkı nedeniyle artık unutulan bir anlamı yakalama çabasıdır. Dolayısıyla hiç kimsenin bilmediğini ben biliyorum demek, tefsirde büyük iddia olur. Tefsir, harcıâlem bir uğraşı değildir. Bu sebeple donanımlı olmak gerekir. Destursuz bağa girmek hiç değildir; öncelikli olarak bilinmesi gereken ilimlere sahip olmak lazımdır. Örneğin ileri düzeyde Arapça bilgisi olmayan bir kimsenin Kur’ân’dan hüküm çıkarabilecek yetkinlikte olduğunu ileri sürmesi boştur. Ortalama bir düzeyde anlayışa sahip olmak için dahi Kur’ân dünyasına dâhil olacak bir dil bilgisine, sosyo-kültürel birikime ve ciddi bir İslami ilimler tecrübesine ihtiyaç vardır.''

 

‘‘Kur’ân’ı anlamada dil ve tarih bilgisi hayati derecede önemli.’’

 

Kur’ân’ı anlamada dil ve tarih bilgisinin rolüne değinen Polat, ‘‘Tefsirin konusu Kur’ân, kaynağı ise dil ve tarihtir. Sırf bu sebeple de olsa dil ve tarih bilgisinin Kur’ân’ı anlamada hayati derecede önemi vardır. Çünkü tefsir, murad-ı ilahîyi yakalamaya çalışmak gibi azim bir iddia içerir. İslamî ilimlerin diğer dallarından farklı olarak bir ayeti anlamaya çalışırken “Kur’ân ne der?” gibi önemli bir soru sorarız. Spesifik bir bakış açısıyla asla çözülemeyecek büyüklükteki problemleri Kur’ân projeksiyonu ile bütüncül biçimde çözmeye çalışırız. Bu sebeple tefsir, anaç bilimdir.’’ dedi.

 

‘’İnsan, ilahî metnin üçüncü tarafıdır.’’

 

Tefsir biliminin öncelikli hedeflerinden de söz eden Polat, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Günümüzde bir tefsirci için Kur’ân metnini anlamayı zorlaştıran nedenler mevcuttur. Örneğin insan, ilahî metnin üçüncü tarafıdır. Dolayısıyla gönderen ve gönderilen arasında kurulan karşılıklı diyalog ve anlayış birliğine üçüncü dereceden aşina oluruz. Aynı zamanda dil farkı, mekân farkı, zaman farkı ve kültür farkı gibi hepsi de ortak iletişimin olmazsa olmaz şartı görülen esaslar açısından problematikler yaşarız. Tüm bu sorunsalların aşılarak âyetlerin anlaşılması, tefsir biliminin öncelikli hedefleri arasındadır.’’

 

Toplumların ontolojik varlıklarının altını çizdi

 

Polat sunumunu şu ifadelerle sonlandırdı: ‘‘Kur’ân; İlmi, edebi ya da sanatsal bir içerik taşımak, reel bir konuyu ya da kamuoyunun ortak ilgisini çeken bir konuya sahip olmak, geniş bir yorumlama dünyasına imkân vermek gibi bir metnin klasikler arasına girmesi için gerekli tüm şartları taşıdığı gibi bundan çok daha hassas olan bir vasfa, kutsallık özelliğine de sahiptir. Normal metinlerin dışında okuyucuları için otoriter bir metin olması, inananların hayatında resmi kurallar ve neticeler tayin etmesi, diğer kitaplardan farklı olarak hakikatin kendisine mutlak surette sahip olduğuna iman edilmesi, kendisine iman eden toplumların ontolojik ve reel açıdan varlıklarını bu metinler üzerinden inşa etmesi ve her şeyden önemlisi Allah’ın sözü olarak kabul edilmesi; onu anlamak için titreyen bir kalp, üst düzey bir idrâk ve disiplinli bir okuma süreci eşliğinde hareket etmemizi zorunlu kılar."