Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay, Muş Belediyesi, Yeniler Hareketi Öğrenci Topluluğu ve Türkiye Gençlik Vakfı Muş Temsilciliğinin davetlisi olarak geldiği şehrimizde, ‘Şehir ve Beden Siyaseti’ konulu bir konferans verdi. Prof. Dr. Aktay’ın Muş Öğretmenevi Konferans Salonundaki konferansına, Belediye Başkanı Feyat Asya, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, kurum amirleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Konferansında beden ve şehir ile alakalı kavramların kökenini analiz eden ve bu kavramlar arasında önemli ilişkiler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aktay, şehrin de tıpkı beden gibi birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan organları olduğunu belirtti. Şehirlilerin şehir hukuku çerçevesinde birbirlerine ve gelecek kuşaklara karşı borçları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aktay, din, deyn (borç) ve şehir arasındaki ontolojik ilişkiye dair de yorumlarını paylaştı.

Modern şehirlerde insanların arınmış mekânlarda yaşadığına işaret eden Prof. Dr. Aktay, “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” hadisinde ifadesini bulan anlayışın, gündelik yaşamımızda eskisi kadar yer almadığı tespitinde bulundu. Zenginlerin zenginlerle fakirlerin ise fakirlerle yaşamaya devam ettiği günümüzde, bu hadisin daha önemli bir konuma geldiğine değinen Prof. Dr. Aktay, “Bedendeki problemler nasıl ki bir süre sonra kangrenleşerek vücuda zarar vermeye başlarsa, çözümlenmeyen sorunlar da bir süre sonra şehir hayatına zarar verir.” dedi.

“Seçimler millet için bir nimet, yöneticileri de daha iyi olmaya zorlayan bir fırsattır.”

Prof. Dr. Aktay sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimler sayesinde beş yılda bir yöneticiler, halkın karşısına çıkıp bir not, karne istiyor. Eğer aynı yöneticilerse değerlendirin; memnunsanız devam edin. Memnun değilseniz, oyunuzu başkalarına vereceksiniz. Millet için bu nimettir. Yöneticiler için de bir nimettir. Kötü yöneticiler, farkında olmayabilir. Benden iyisi yok, benden iyisini mi bulacaklar diye, düşünebilir. Seçimler, halkın karne vermesi için iyi bir fırsattır. Kim korkar seçimlerden? Halkına karşı dürüst olmayanlar seçimlerden korkar. Halkıyla doğru dürüst gönül ilişkisi kuramayanlar seçimlerden korkar. Oysa seçimler millet için bir nimet, yöneticileri de daha iyi olmaya zorlayan bir fırsattır.

Şehircilik üzerine felsefe geliştirmemizin çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Şehirden sorumlu olanlar sadece yöneticiler değildir. Şehir hayatı, her birimizin bir şekilde borçlu olduğumuz bir süreci ifade ediyor. Din kelimesinin içinde ‘deyn´ diye bir şey var. ‘Deyn´ borç demek. Şimdi diyeceksiniz ki nasıl bir şey bu? Ne alakası var şehirle… Şehir tam da budur. Din, bizim Allah’a olan borcumuzu ifade eder ama sadece Allah’a değil, diğer insanlara da borçluyuzdur. Annemize borçluyuz, babamıza borçluyuz, bir şekilde bize temas eden herkese borçluyuz. İşte şehir, birbirimize borçlu olduğumuzu idrak ettiğimiz yerdir. Şehir hayatında hepimiz tanısak da tanımasak da diğer insanlara karşı borçluyuz.

Kul hakkı diyoruz mesela, bu güzel bir kavramdır. Kul hakkını gözetmek iyi bir şeydir. Kurduğumuz şehirlerde herkes şehirlerin iyi yönetilmiyor olmasından şikâyet edebiliyor. Herkes birilerinin liyakatsizce bir yerlere geliyor olmasından şikâyet edebiliyor. Durum belki de budur hakikaten ama bir de kendimize bakalım, kaçımız her göreve kendimizi layık görmüyoruz? Öyle bir hastalığımız da var. Herkes kendini her göreve layık görür ama hiç kimse kendini borçlu görmez. Bu borç ilişkisini hep böyle tek yönlü düşünüyoruz. Bu borç ilişkisini hatırlamadan yaşıyor olduğumuz için de şehirlerimiz, kendini hep başkalarından alacaklı gibi gören insanların öfkeli hâlleriyle dolu. Bize yanlış yapılmasını asla kabul etmiyor ama herkese yanlış yapabilirim diye düşünüyoruz. ”

Konferansın ardından kitaplarını imzalayan Prof. Dr. Aktay, Bitlis’te katılacağı program için Muş’tan ayrıldı.