Muş Alparslan Üniversitesi
 
Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 Hedefleri İçin STEM Eğitim Raporu Yayınlandı

Üniversitemizde, eğitim alanında ülke politikalarına yön vermek adına önemli bir rapora imza atıldı. Türkiye’nin farklı illerinde görev yapmakta olan 500 öğretmen ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen verilerin içerik analizine tâbi tutulmasıyla hazırlanan STEM Eğitim Raporu, eğitim camiasının dikkatine sunuldu.

 

Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bekir Yıldırım’ın hazırladığı STEM Eğitim Raporunda, öncelikle STEM eğitiminin ne olduğu, önemi ve STEM eğitiminde Türkiye için dönüm noktaları açıklanıyor. Dünya ölçeğinde, program entegrasyonu düşüncesinin gerçekleştiği 1900’lü yılların, Türkiye içinse Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923’ün başlangıç kabul edildiği raporda, farklı illerde görev yapan 500 öğretmenin görüşlerine yer veriliyor.

 

STEM öğretmen eğitimlerinin nasıl yapılması gerektiği konusunda izlenmesi gereken yol haritası üzerinde durulan raporun sonuç kısmında ise STEM’in eğitim sistemine doğru şekilde dâhil edilmesi için çeşitli önerilerde bulunularak Türkiye’nin eğitim konusundaki 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine katkı sunuluyor.

 

“Teknoloji üretmeye ve teknolojik üretime destek olan eğitim yaklaşımlarına ağırlık vermeliyiz.”
Science (bilim), Technology (teknoloji), Engineering (mühendislik) ve Mathematics (matematik) (STEM) kelimelerinin kısaltması olan ve mühendislik ve teknolojik kavrayışın sınıf içi ve dışı etkinlikler ile öğrencilere kazandırılması anlayışına dayalı bir eğitim yaklaşımı olan STEM ve STEM Eğitim Raporu hakkında, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bekir Yıldırım ile bir söyleşi gerçekleştirdik. 

 

STEM eğitiminin ülkemiz için önemi nedir?
Ülkelerin ekonomik güçlenmesinde teknolojinin önemli bir payı olduğunu görüyoruz. Gayri Safi Millî Hasılası ilk 10’daki ülkeler arasında yer bulabilmek; teknoloji kullanan değil üreten bir ülke olmak için mutlaka ama mutlaka teknoloji üretmeye ve teknolojik üretime destek olan eğitim yaklaşımlarına ağırlık vermeliyiz. Bu yaklaşımlarından biri de temelde bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarının entegre bir şekilde günlük yaşamla ilişkilendirilerek verildiği STEM eğitim yaklaşımıdır.

 

Dünya çapındaki örneklere baktığımızda STEM’in, doğru şekilde uygulandığı takdirde, ülkemiz için de faydalı bir yaklaşım olacağına inanıyoruz. Yapay zekâ, büyük veri, nesnelerin interneti gibi sahalarda meydana gelen değişimlere ayak uydurabilmek için bu eğitim yaklaşımının benimsenmesi gerektiği aşikârdır. Doğru yöntemlerle eğitim sistemine dâhil edilen STEM eğitimi yaklaşımının; ülke olarak kodlama, siber güvenlik gibi alanlarda da etkili adımlar atmamıza önemli katkıları olacaktır.

 

“STEM eğitiminde 21. yüzyıl yaşam becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.”
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde açıkça belirtildiği gibi önümüzdeki dönemde, eğitimde beceri odaklı bir sürecin benimseneceği ve buna bağlı olarak eğitim kurumlarında farklı nitelikte atölyelerin kurulacağı görülmektedir. Aslında temel olarak bu süreç STEM eğitimi içinde zaten olan bir durumdur. Zira STEM eğitiminde 21. yüzyıl yaşam becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Burada hassasiyet gösterilmesi gereken husus, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde bahsedilen atölyelerin alanında uzman olmayan kişilerin ve firmaların eline bırakılmamasıdır. Yakın geçmişte Fatih Projesinde örneğini yaşadığımız olumsuzlukların ve sonuçsuzluğun tekrar etmemesi adına bu, dikkat edilmesi gereken bir durumdur. 

 

STEM eğitimine geçiş sağlanması ve öğrencilerin becerilerinin geliştirilmesinde atölyelerin kurulması güzel ve elzem bir adımdır ancak bu süreçte doğru kişilerin ve kurumların rol alması önem arz etmektedir. Ülke olarak yetkin isimlerle ve yerli bir bakış açısıyla STEM eğitimini uygulayarak öğrencilerin becerilerini geliştirebilirsek 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde beyan edilen sürecin ülkemizi iyi bir konuma taşıyacağı aşikârdır. 

 

Sizi STEM Eğitim Raporunu hazırlamaya yönelten sebepler nelerdir?
Raporun hazırlanması için bizi motive eden en önemli etken, STEM eğitimiyle ilgili doğru bilinen yanlışları ortaya koyma arzumuzdur. Bugün ülkemizde maalesef STEM eğitiminin içi boşaltılmakta ve yeterli donanıma sahip olmayanlar bile STEM eğitimi verebildiğini iddia etmektedir. STEM’in bir haftalık eğitimlerle öğretilebileceği, bu yaklaşımın mantalitesinin “makarnadan köprü yapmak” kadar basit olduğu gibi bilimsellikten uzak yaklaşımları tekzip etmek istedik.

 

Sözünü ettiğimiz türden çarpık bakış açısını net bir şekilde ortaya koyabilmek için raporumuzda yararlandığımız farklı illerden 500 öğretmenin görüşleri incelendiğinde, STEM eğitimiyle ilgili ülkemizde tehlike çanlarının çaldığı net bir şekilde görülmektedir. Raporumuzda öğretmenlere STEM konusunda verilen eğitimlerin gereken kaliteden neden uzak olduğu yine öğretmen görüşlerine bağlı olarak detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

 

“En büyük meselemizin, öğretmenlerin doğru şekilde eğitilememesi olduğunu görüyoruz.”
Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un da göreve geldiği günden bu yana vurguladığı gibi eğitim sistemimizin esas meselesi öğretmenlerin eğitim düzeyinin yükseltilmesidir. STEM konusunda da en büyük meselemizin, öğretmenlerin doğru şekilde eğitilememesi olduğunu görüyoruz. Nitelikli öğretmen eğitimleri, STEM’in içinin boşaltılmaması ve gerçekçi bir şekilde eğitim sistemiyle bütünleştirilmesi için önemli bir adımdır. Dolayısıyla bu konuda uzmanlığı öne çıkaran ve uzmanlar eliyle yürütülen adımlar atılması gerekmektedir.

 

Pıtrak gibi çoğalan STEM eğitimi konulu projelerle yetkin olmayan kişilerin sözde eğitimler verdiğini ve bu eğitimlerin bazı firmalara para kazandırmanın ötesine geçemediğini üzülerek müşahede ediyoruz. Rapordan elde ettiğimiz sonuçlar da öğretmen eğitimleri adı altında verilen birçok projenin istenilen düzeyde olmadığını göstermektir. Çeşitli kurumlar STEM eğitimleri ile ilgi projeleri destekliyor ancak bu eğitimleri verecek kişilerin alanda uzman olup olmadığına yeterince dikkat edilmiyor. 

 

Raporda dikkat çekilen bir diğer husus da hem Türkiye’nin maddi kaynaklarının fuzuli şekilde harcanması hem de pahalı malzemelerden dolayı STEM’den uzak durulmasıdır. STEM eğitimi denildiğinde akla genellikle ithal edilen pahalı malzemeler gelmektedir. Her okulun bu malzemeleri karşılama imkânı olmadığını düşünürsek STEM’in Anadolu’nun her yerine ulaşmasındaki temel bir güçlüğü de görmüş oluruz. 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde işaret edilen atölyelerin oluşturulması sürecinde bu gerçeğe dikkat edilmesi, ülkemizin maddi kaynaklarının heba edilmemesi bakımından önemlidir. 

 

STEM Eğitim Raporunda öne çıkan tespitler ve öneriler nelerdir?
Raporun en dikkat çekici özelliği, konuya ilişkin Dünyadaki ve Türkiye’deki mevcut durumu ortaya koyup yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde bulunurken veri olarak STEM eğitiminin asıl muhatabı ve uygulayıcıları olan öğretmenlerden elde edilen verilere yer vermiş olmasıdır. Yani bu raporda Türkiye’nin genel eğitimci profilini ideale yakın düzeyde yansıtan çeşitlilikte ve sayıda öğretmenin görüşü doğrultusunda Millî Eğitim Bakanlığına ve eğitim sahasında karar alıcı makamda bulunanlara önerilerde bulunulmuştur. Türkiye için STEM eğitiminde dönüm noktası niteliğindeki belli başlı olayların ele alınmış olması da raporumuzun önemli bir diğer özelliği olarak kaydedilebilir.

 

Raporumuzda STEM eğitiminin doğru uygulandığında meslek liselerinde kalitenin artacağı, bu sayede farklı sektörlerde yaşanan ara eleman açığının kapanacağı belirtilmiştir. Mühendislik ve kodlama eğitimlerinin önemi ve bunun için hizmet içi eğitimlere duyulan ihtiyaç ile üniversitelerdeki farklı bölümlerin müfredatlarında STEM’e yer verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

 

“STEM Öğretmen Enstitülerinin oluşturulması gerekiyor.”
Kalkınma Ajansları ve TÜBİTAK’ın destekleriyle verilen bazı eğitimlerin istenilen nitelikte olmamasından yola çıkılarak STEM eğitimi konusunda ülkenin maddi imkânlarının boşa harcanmaması gerektiğine dikkat çekilmiş, Eğitim Fakültelerinde STEM eğitimlerinin yeteri kadar verilmemesi önemli bir problem olarak ifade edilerek, fen bilimleri ve matematik konusunda öğrencilerimizin uluslararası öğrenci değerlendirme kriterlerine göre başarısız olmasında Eğitim Fakültelerinde bu sahalarda yeterince eğitim alamayan öğretmenlerin etkisine işaret edilmiştir.

 

STEM eğitimlerinin sadece belirli alanlarda çalışan akademisyenler ve eğitimciler tarafından değil farklı fakültelerde ve eğitim kurumlarında çalışan kişiler tarafından, bir araya gelinerek verilmesinin, niteliği yükselteceğinin üzerinde durulan raporda, STEM Öğretmen Enstitülerinin oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır. 

 

Endüstri 4.0’ı yakalamak adına donanımlı ve kabiliyetli akademisyenler ve eğitimciler için kurumlar bazında gerekli çalışma ortamının sağlanması önerilen raporda, mühendislik ve kodlama eğitimlerinin eğitim fakültelerinin müfredatlarına eklenmesi hususunun çizilirken, STEM ile zenginleştirilmiş müfredatın gerektirdiği uzun süreli programlar dolayısıyla eğitim fakültelerinin altı yıl eğitim vermesi önerilmiştir. Konunun bu boyutuyla ilişkili olarak STEM eğitimi odaklı yüksek lisans ve doktora programlarının açılması gerektiği üzerinde de durulmuştur.