Üniversitemizde 14 Haziran 2019 Cuma günü il protokolünün de katılımıyla 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Genel Mezuniyet Töreni icra edildi. Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonunda düzenlenen törene Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz, Garnizon Komutanı Albay Atilla Terzioğlu, Belediye Başkan Vekili Hamdullah Karasu, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Mete, Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, İl Jandarma Komutanı Albay Bülent Baykal, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Yaşar Karadağ, Prof. Dr. Cevad Selam, Prof. Dr. Murat Aydın Şanda, Genel Sekreter Harun Demir, akademik ve idari birim amirlerimizle personeli ve mezunlarımızla aileleri hazır bulundu.
İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan törende ilk olarak, 4’lük sistemde 3.87 puan alarak Üniversite 1’incisi olan, İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Özlem Gün bir konuşma yaptı. Konuşmasında üzerinde emeği olan ailesine, hocalarına ve Üniversite yönetimine teşekkür eden Gün, özetle şunları söyledi: “Bugün bir yandan mezun olmanın mutluluğunu yaşarken bir yandan da hocalarımdan, arkadaşlarımdan ve üniversitemden ayrılmanın hüznünü yaşamaktayım. Hangi bölümden mezun olursak olalım hepimizin öncelikli hedefi insanlığın faydasını gözetmek olacaktır. Bizler savaşların olmadığı, annelerin ağlamadığı, çocukların kimsesiz kalmadığı, daha yaşanılabilir bir dünya için karınca kararınca da olsa bize verilen tüm değerli ve anlamlı kazanımları bu uğurda kullanmak için çabalayacağız.
Buradan sadece bir diploma ile değil hocalarımızın bizlere emanet ettiği bilgi, etik ilkeler, hayat tecrübeleri, sevgi, saygı, dürüstlük ve hoşgörü gibi değerlerle bezenmiş bir şekilde ayrılıyoruz. Şu an bu kürsüde olmam ve burada bu konuşmayı yapmamda büyük emekleri olan ve hiçbir desteklerini esirgemeyen aileme, hocalarıma, Üniversite yönetimine ve birlikte beş güzel yıl geçirdiğim canım arkadaşlarıma çok teşekkür ediyor, tüm mezun arkadaşlarıma bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.”
Daha sonra kürsüye konuşmak üzere gelen rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, ilmin ve ilim adamının geleneğimizdeki önemine ve bu gelenek üzerinde şekillenecek bir geleceğin ne büyük kazanımlar getireceğine işaret etti. (Konuşmanın tam metni için tıklayınız)
Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın ardından konuşmak üzere kürsüye davet edilen Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz, hayat tecrübeleriyle dolu tavsiyelerde bulunduğu konuşmasında mezunlara önemli mesajlar verdi. Kendisinin de bir zamanlar İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden birincilikle mezun olarak kürsüden konuştuğunu hatırlatan Vali Gündüzöz, bugün aynı heyecanla genç mezunlara hitap edeceğini belirtti. Vali Gündüzöz, özetle şunları ifade etti:
“Sevgili gençler, bugün burada sizleri gördüğümde yıllar önce katıldığım kendi mezuniyet törenim aklıma geldi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden birincilikle mezun olduğum gün ve kürsüden yaptığım o konuşma… İnanın yıllar, hem de hiç farkına varmadan, çok çabuk geçiyor. Biliyorum ki bugün hepiniz çok heyecanlısınız; ancak bir gün arkaya dönüp baktığınızda, mezuniyetinizin ardından geçen yılların su gibi akıp gittiğini göreceksiniz.
Sayın rektörümüz çok güzel bir konuşma yaptığı ve konuşulması icap eden pek çok önemli noktaya temas ettiği için aynı şeyleri tekrar etmemeye dikkat ederek sizlere bazı tecrübelerimi aktarmak, önemli olduğunu düşündüğüm tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Her şeyden önce hayatta nelerin fanatiği olmanız ve neler hakkında açık fikirli olmanız gerektiğine dair kafanızın net olması lazım. Vatan, millet, bayrak gibi değerler bizim için tartışılması düşünülemeyecek konulardır. O sebeple bu hususları savunurken fanatik olmamız gayet tabiidir; ancak bunun dışında kalan her konuda engin gönüllü olmalı, başkalarının fikirlerini ve görüşlerini ifade etmelerine saygılı olmalıyız.
Tecrübeyi asla küçümsememeliyiz. Özellikle büyüklerin, anne-babaların, hocalarımızın tecrübelerinin hayattan süzülüp çıkarılmış son derece kıymetli dersler olduğunu bilmeliyiz. Öğrencisine 40 oyun öğreten bir pehlivana, günün birinde bu öğrencisi meydan okur. Hoca bu meydan okumayı kabul eder ve çok kısa süren güreş sonunda öğrencisine öğretmediği bir oyunla onu tuş eder. İşte gençler tecrübe, 41’inci oyundur.
Karşı karşıya kaldığınız her konunun sizin için açık olmayan, ancak esasında o konuyu anlamlı kılan bir gerekçesi olabilir. İşte o gerekçe, sizin o meseleye bakışınızı bütünüyle değiştirebilir. O sebeple hiçbir konuda önyargılı olmamalı, insanlar hakkında hemen karar vermemeli, öfke ile hareket etmemeli ve herhangi bir meseleyi bütün yönleriyle ihata etmeden son sözü söylememelisiniz. Aksi takdirde büyük hatalar yapabilir, ömür boyu sürecek pişmanlıklar yaşayabilirsiniz. Tıpkı Mevlana’nın gelincik ve yılan hikâyesinde olduğu gibi…
Hikâyeye göre köyün birinde evli bir çift varmış. Çocukları olmuyormuş. Evin erkeği bir gün tarlada çalışken bir gelincik yavrusu bulmuş. Eşi evde avunsun diye hemen alıp evine götürmüş. Karısı gelincik yavrusunu görünce çok sevmiş. Onu bir çocuk gibi büyütmüş. Aradan yıllar geçmiş, gelincik yavrusu büyümüş. Çiftin de bir çocukları olmuş. Komşuları olan bir kadın “Bu gelinciği artık kovalamalısın. Çünkü gelincik kıskanç hayvandır senin sevginin bölündüğünü görünce kıskanarak çocuğuna zarar verebilir” demiş. Günlerden bir gün, kadın kocasını tarlaya yolcu ettikten sonra evin eşiğinde otururken komşuları gelmiş ve onlarla konuşmaya dalmış. Bu konuşma sırasında bebek beşiğinde uyuyormuş. Gelincikte evin içinde bebeğin yanında uyuyormuş. Dış kapı eşiğinde konuşurken evin içinden bir gürültünün geldiğini duymuşlar. Komşuları, kadına “bak biz sana dememiş miydik, gelincik çocuğa zarar verdi, onu öldürdü” diyerek kadını heyecanlandırmışlar. Bir hışımla kadın yerinden kalkmış ve odanın kapısını açmış. Bir de ne görsün gelinciğin ağzı kanlar içinde açılan kapıdan dışarıya doğru kaçıyormuş. Bunu gören kadın beyninden vurulmuşa dönmüş. Hemen eline aldığı bir sopa ile gelinciği öldürmüş. Koşarak çocuğunun yattığı beşiğin yanına varan kadın, bir de bakmış ki beşiğin üzerinde kocaman ölü bir yılan. Kadın yavrusunu kurtaranın, uzun zamandır hayat arkadaşı olan gelincik olduğunu anlamış ama iş işten geçmiş.
Sevgili gençler, güzel bir üniversitede, iyi bir eğitim aldığınızı düşünüyorum. Bu huzurlu ortamın hazırlanmasında ve sizlerin yetişmesinde emeği geçen başta kıymetli hocamız Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat olmak üzere tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. Büyüklerinize selam ve hürmetlerimi gönderiyor, hayır dualarını beklediğimi ifadeyle ellerinden öpüyorum. Yeni hayatınızda sizlere yüksek başarılar diliyorum. Yolunuz da bahtınız da açık olsun.”
Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz’ün konuşmasının ardından Üniversitenin dereceli öğrencilerine diploma ve hediye takdim törenine geçildi.
Önce, Üniversiteyi üçüncülükle bitiren iki öğrenciden ilki olan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Uğur Emre Cenk sahneye çağrıldı. Cenk’e diplomasını ve hediyesini İl Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, İl Jandarma Komutanı Albay Bülent Baykal verdi.
Üçüncülüğü paylaşan diğer öğrencimiz, İslami İlimler Fakültesinden Rabia Yiğit’e diplomasını ve hediyesini Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Mete ile eğitim ve öğretimden sorumlu rektör yardımcısı Prof. Dr. Murat Aydın Şanda verdi.
Üniversite ikincisi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü öğrencisi İpek Ciğer’e diplomasını ve hediyesini Garnizon Komutanı Albay Atilla Terzioğlu ve Belediye Başkanı Vekili Hamdullah Karasu verdi.
Üniversite birincisi olan İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Özlem Gün’e de diplomasını ve hediyesini Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz ve Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat verdi.
Diploma ve ödül takdim töreninin hemen ardından üniversitemiz dönem birincisi Özlem Gün, mezuniyet kütüğüne plaket çaktı.
2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Genel Mezuniyet töreni, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.