Üniversitemizin öğrencileri, çocuk istismarı vakalarına sessiz kalmadı. Çok sayıda öğrencimizin toplandığı Kütüphane Binamız önünde, Öğrenci Konseyi ve Öğrenci Toplulukları tarafından ortaklaşa hazırlanan bir basın açıklaması okundu. Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Mümtaz Aras, Öğrenci Konsey Başkanı Yakup Ay ile akademik ve idari personelimiz de basın açıklamasına destek verdi.
İslami İlimler Fakültesi son sınıf öğrencimiz Kezban Ercan’ın okuduğu basın açıklamasında özetle şu görüşlere yer verildi: “Bugün dünya genelinde çok sayıda çocuk istismara uğruyor. Üstelik bunlardan bazıları, diğerlerinden daha şanssız… Bizler susmayalım! Bugün burada Türkiye’de her geçen gün bir yenisi karşımıza çıkan çocuk istismarı vakalarına dur demek, çocukların sesi olmak için toplandık.
“Bu konuda sadece devletin değil hepimizin yapması gereken çok şey var.”
Dünyanın her yerinde çocuğa yönelik cinsel tacizde artış görülüyor ve Türkiye de bundan nasibini almış durumda. Ancak, artışla ilgili bu tespit, Türkiye'de sanki toplumun kahir ekseriyetinin çocuk istismarının faili veya mağduru olduğu gibi anlaşılmamalıdır.
Çocuk istismarı gibi ahlaki değerlerin birçoğuna kapsamlı saldırı içeren bir fiil, ne kadar minimize düzeyde olursa olsun büyük bir sorundur. Bu konuda sadece devletin değil hepimizin, ebeveynlerin, öğretmenlerin, din adamlarının, sivil toplumun ve diğer toplum kesimlerinin yapması gereken çok şey var… Bu ahlaksızlığın medyada bu kadar çok tartışılması belki farkındalık oluşturuyor. Ancak, yanı sıra bu çirkinliğin normalleşmesine ve o eğilimi taşıyan hasta ruhlu insanların cesaret bulmasına da zemin oluşturma riski içeriyor. Bu tür fiiller eskilerin ifadesiyle “şuyûu vukûundan beter” kapsamında görülmeli ve bu noktada da tedbirler alınmalıdır.
“Medya, cinsel sapkınlığın artmasında rol oynamaktadır.”
İstismar mağduru çocukların şikâyetlerini ve korunma taleplerini çok hızlı bir şekilde değerlendirmek; soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun yüksek yararını ve zarar görmemesini merkeze almak gerekiyor. Bütün bu tedbirlerin yanında bataklığı kurutacak bir tedbir olarak birey/toplum ahlakının sağlamlaştırılması gerekiyor. Öte yandan vurgulamak isteriz ki bu konuda yargı daha hassas ve caydırıcı kararlar vermelidir. Meclisin de bu tür fiilleri işleyen canavar ruhlulara en ağır cezaları öngören yasa değişikliği yapması zorunludur.
Bununla birlikte değerlerimize zarar veren ve bunu meşrulaştıran medya içeriklerine de karşı durulmalıdır. Maalesef medya, cinsel sapkınlığın artmasında rol oynamaktadır. Diziler, filmler, reklamlar; içeriklerindeki gayri ahlaki görüntüler ve küçük kız çocuklarının müzik adı altında her türlü cinsel uyaranla toplumun karşısına çıkartılmasını, mevcut sapkınlıkların artmasında bir etken olarak görmek gerekir. Medya bir yandan böyle bir sapkınlığın karşısında görünürken öte yandan sapkınlıkların artmasına ve çeşitlenmesine de aracı olabilmektedir. Bu yüzden dinî ve ahlakî değerlerin karşısında olmayan, tersine bunları besleyen bir medya ortamının oluşturulması için mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Topluluk, basın açıklamasının ardından dağıldı.