Muş Alparslan Üniversitesi
 
Öğrencilerimiz Öğretmenlik Vizyon Programına Katıldı

Üniversitemiz, Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği (EBSAD) ve İlim Yayma Cemiyeti tarafından düzenlenen “Geleceğin Öğretmenlerine Öğretmenlik Vizyon Programı” başlıklı etkinliğe ev sahipliği yaptı. Öğrencilerimize, öğretmenlikle ilgili yeni ve etkili bir bakış açısı kazandırmanın amaçlandığı etkinliğe, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, Genel Sekreter Yardımcımız Yusuf Kenan Atılgan, akademik ve idari personelimiz ile üç yüzü aşkın öğrencimiz iştirak etti.

 

Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonu'ndaki etkinlikte, Eğitimci-Yazar Ahmet Çağlayan, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Avcı birer sunum yaptı.

 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İlim Yayma Cemiyeti Muş Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcımız Yusuf Kenan Atılgan, 19 Ekim 2003’te hakka yürüyen Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in ‘Doğu ve Batı Arasında İslam’ kitabındaki bir cümlesini alıntılayarak şunları söyledi: “Aliya, ‘Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.’ diyor. Ben de her birinizin ölene kadar gökyüzünün öğrencisi olmanızı ve öğrencilerinize öğretmen olmanızı temenni ediyorum.”

 

“Öğretmenlik, birçok meziyeti bünyede taşımaktır.”

Üniversitemiz adına selamlama konuşmasını yapan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, öğretmenliğin büyük düşünürlerin ve filozoflarını mesleği olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Tüzer şöyle konuştu: “Bilgi ve teknolojiyi üretmek güzel bir şey ama daha önemlisi millî değerlerimizin ve karakter eğitiminin de gelecek nesillere aktarılmasıdır.

 

Bilinçli bir neslin yetiştirilmesi anne babadan başlayarak bütün toplumun ama özellikle öğretmenlerin vazifesidir. Bu bakımdan öğretmenlik, birçok meziyeti bünyede taşımaktır. Sorumluluğumuz gelecek nesilleri doğru şekilde yetiştirmektir. Onlar da sonraki nesiller için aynısını yapacaklar. O yüzden öğretmenlik hiçbir zaman savsaklanmaması, aksine sürekli geliştirilmesi gereken bir meslektir.

 

Türkiye’de en problemli alan sınavlarıyla, müfredatıyla eğitim olarak görülmektedir. Hâlâ nasıl ve ne için eğitim, sorularının cevaplarını netleştiremedik. Ülke olarak güçlü olmak zorundayız. Batı standartlarıyla bu gücü yakalamak istiyorsak bir yönüyle sekülerleşmiş insan tipini kabullenmemiz gerekiyor ama biz ısrarla diyoruz ki bilim de teknoloji de üretelim ama bizi biz yapan değerlerimizi koruyalım. Bunun için dengeli bir anlayışı benimseyecek insanlara ihtiyacımız var.

 

Merhametten, dayanışmadan ve birlikten taviz vermeden Batılı anlamda rekabeti de teşvik edecek bir eğitim modelimiz olmalıdır. Zira yarışma ve girişimcilik olmadan toplumun gelişmesi mümkün değildir. Bu etkinliğin böylesi bir anlayışın gelişmesine katkıda bulunmasını temenni ediyor, eğitim üzerine yapılan bu tarz faaliyetlerin çeşitlendirilerek sürdürülmesini bütün sivil toplum kuruluşlarımızdan bekliyoruz.”

 

“Öğretmenler önder ve örnek insanlardır.”

Programın ilk konuşmacısı Eğitimci Yazar Ahmet Çağlayan, “Etkili Öğretmenlik Tecrübeleri” başlıklı sunumunda, kırk yıla yaklaşan eğitimcilik ve idarecilik tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. İnsanoğlunun, eğitime ve eğitilmeye ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacın kısa zaman dilimleri içinde giderilebilecek bir uğraş olmadığını belirten Çağlayan, “Eğitimde başarılı sonuçlar daima sabır, metanet, süreç ve diyalog ile gerçekleşir.” dedi.

 

Öğrencilerin hayatındaki ilk deneyimlerin, ilk adımların öğretmenlerin davranış ve rehberlikleri ile oluştuğuna dikkat çeken Çağlayan, “Her öğrencinin zihninde, davranışında, bedeninde ve dilindeki tüm güzellikler ve ruhlarında sığınacak yerler bulan önemli mesajları aktaran kimseler olarak öğretmenler önder ve örnek insanlardır.” şeklinde konuştu.

 

Öğrencilerin gelişimlerini sağlayan, bilgi ve düşüncelerini yenileyen ve ilerlemenin anahtarı olan özellikleriyle bulundukları ortama değer katan öğretmenlerin gittikleri okullarda bazı özellikleri göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Çağlayan, “Öğretmen görev yerini yani okulunu, öğrencisini, velileri ve çevreyi tanır. Öğretimi planlar yani çalışma dosyasını hazırlar. Materyal geliştirir. Mesleki ve kişisel gelişimini önemser.” dedi.

 

Öğretmenlerin, kişisel gelişiminde titiz davranarak yaşadığı toplumsal sorunları sorgulamada, kaygılarını gidermede, çözümler üretmede istekli ve gönüllü olmalarının önemine işaret eden Çağlayan, eğitim kurumlarında yöneticilik konusuna da değindi. Çağlayan, “Okulu yöneten, faaliyetleri planlayan, kurum politikasını belirleyen, organizasyonları geliştiren, çalışanları denetleyen nitelikli okul idarecilerinin zoru mümkün, mümkünü kolay, kolayı zarif ve zevkli hâle getirmeleri gerekir.” diye konuştu.

 

“Sosyal ilişkilerde iletişim kurma yeteneklerimizin etkisi vardır.”

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar, “Eğitimde Etkili İletişim” başlıklı sunumunda, öğrencilerle sağlıklı iletişimin nasıl kurulması gerektiğini anlattı.

 

Öğretmen adaylarına öğrencilere yaklaşımlarındaki vücut, göz ve beden dili kullanımının önemini anlatan Yrd. Doç. Dr. Otrar’ın video ve karikatürlerle desteklediği sunumu sohbet şeklinde geçti. Kendi öğrencilik ve eğitimcilik hayatından örnekler veren Yrd. Doç. Dr. Otrar, “Çevremizle kurduğumuz iletişim, ruh sağlığımıza olumlu veya olumsuz yönde tesir eder. Başarılı ve mutlu olmanın yolu iletişimin ne olduğunu, önemini ve iletişim becerilerini bilmekten ve onları etkin bir şekilde kullanmaktan geçer.” dedi.

 

İnsanoğlunun doğduğu andan itibaren çevresi ile karşılıklı iletişime geçtiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Otrar, kişiler arası iletişimin ilk oluştuğu ortamın aile olduğunu söyledi. Çocuğun annesi ve babası ile kurduğu iletişim biçiminin onun kişiliğini ve geleceğini belirlediğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Otrar, “Daha sonra oturduğu semt, gittiği okul, dostları ve çalışma hayatında iş arkadaşları ile çok yönlü ilişkiler geliştirir. Bütün bu farklı ortamlarda kuracağımız sosyal ilişkilerde iletişim kurma yeteneklerimizin etkisi vardır.” şeklinde konuştu.

 

İletişim engelleri ve insanlarla iletişim kurarken nerelerde hata yaptığımız üzerinde de duran Yrd. Doç. Dr. Otrar, iletişimin kalitesini olumsuz yönde etkileyen bazı hatalı davranışları emir vermek, yönlendirmek, uyarmak, gözdağı vermek, nutuk çekmek, yargılamak, alay etmek, avutmak, oyalamak, konuyu saptırmak ve damgalamak olarak sıralayarak, bu davranışların kişilerin bize olan güven duygusunu olumsuz yönde etkilediğini ifade etti.

 

“Eğitim bilgi aktarmak değil gönlün gönle dokunmasıdır.”

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Avcı, “Öğretmenin İnsan ve Eğitim Felsefesi” başlıklı sunumunda “Öğretmen kimdir, ne yapar? İnsan, eğitim ve felsefe nedir? Öğretmenin sahip olması gereken özellikler nelerdir? Öğretmenin eğitime ve öğrenciye bakışı?” gibi konuları ele aldı.

 

Öğretmen için medeni cesaret göstermenin ve sorgulayıcı olmanın önemi üzerinde duran Yrd. Doç. Dr. Avcı, “Eğitim bilgi aktarmak değil gönlün gönle dokunmasıdır.” dedi. Öğretmenliğin bu gönül ilişkisini organize eden meslek olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Avcı, öğretmenler açısından en önemli becerinin bilgiyi alışkanlık hâline getirebilmek olduğunu söyledi.

 

“İyi bir öğretmen öncelikle kendisine öğretebilendir. İyi bir lider öncelikle kendisini yönetebilen bir insandır.” şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Avcı, “Öncelikle kendimize faydamız olursa öğrencilerimize de faydamız olabilir.” dedi. Katılımcılara, kendilerini yetiştirebilirlerse öğrencilerine de o kadar faydalı olabilecekleri anlayışını benimsedikleri ölçüde başarılı bir öğretmen olabileceklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Avcı, “Geriye baktığımızda düne göre bir adım öne gidebildiysek bu başarıdır.” dedi.

 

“Öğretmen sürekli olarak öğrenen, kendini geliştiren ve bu şekilde öğrencilerine faydalı bir model olan insandır.” diyen Yrd. Doç. Dr. Avcı, çocukların bir fotoğraf makinesi gibi çekim yaptıklarına dikkat çekerek davranışlarımıza bu anlayışla yön vermemizin önemine değindi.

 

Öğleden önce iki, öğleden sonra bir oturum şeklinde gün boyu süren programın ardından katılım belgelerini alan öğrencilerimize, “Felsefeden Tecrübeye Etkili Öğretmenlik” isimli kitap hediye edildi.